28 Ekim 2010 Perşembe

maske


Hiç kimse göründüğü kadar insan değildir.
Güzel bir yüz;
çirkin bir suratın maskesi olabilir.
Çirkin bir yüzün ardındansa;
yumuşak,pırıl pırıl bir çiftgöz,bir ruh çıkabilir.
Önünü göremeyebilir de bir kör,
ipliği iğneden geçirebilir.
Göründüğü kadar insan değildir insan,
saklandığı kadar insandır ancak.

LOST




Ömrümü yedin LOST !
:P

27 Ekim 2010 Çarşamba

(:

I-pod


I-pod'unda hiç dinlemediğin
sırası gelince ise geçtiğin parçayım..
Ne dinliyorsun ne de siliyorsun !

misket


misketlerimi çalmışlar

almış kaçmış insafsızlar..

lades


Sen bana lades dediğinden beri,
ne zaman aşk kapıma gelse
ben hep ''o aklımda'' diyorum..!

:)

Engelleri kaldır !



Uzaklarda


Uzaklarda bir adam sevdim
Kendimin ne yanına dönsem onu anlatırdı
Ömrümün ne yanına kaçsam onu tutardı.
Adı neydi? Umudumun içinden geçti.

Adı neydi?
Gri, dumanlıydı gözleri
Kor parçaları gizlenirdi derinlerinde
Öptüğümde dudaklarımı yakardı gözleri.

Sevdiğinde gün batar gibi
Sevdiğinde akşam gibi bakardı.
Çocuktu gözlerinin külleri
Özlediğinde yetim gibi bakardı.

Uzaklardan bir adam sevdim
Beni ıssızlığına aldı.
Adı neydi?

vazgeçmeyi bildim..


Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim. Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım. Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım. Asla keşkelerim olmadı. Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım. Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım. Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim, ya da asla birini severken karşılığını beklemedim. Dostluğuma değer biçmedim , sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim. Sevdiysem sonuna kadar gittim, bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim. Bazen çok kırıldım, bazen belki de kırdım ama hata insana mahsustur dedim. Affettim, af diledim. Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim. Onlar belki beni saflıkla yar...gıladılar. Belki de içten içe sinsice güldüler ama asıl unuttukları şuydu: Ben aldanmadım. Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar. Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için. Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için...
OYSA BEN HİÇ İNSAN KAYBETMEDİM. SADECE ZAMANI GELDİĞİNDE VAZGEÇMEYİ BİLDİM O KADAR.

Artık


Aşkı Geçtik
Gözlerini Açabilirsin..
Artık Ne O Eski Ben'im
Ne de O Tanıdığım Eski Sen'sin.
Çok Şeymi İstedim..
Beni Sevmeni Bekledim Sadece..
Aşkı Geçtik
Artık Kalbini Azad Edebilirsin..
İnanmadığım Yalanlarına İnanmış Gibi Yaptım..
Ben Seni Sevmekten Öte Sana Taptım..
Aşkı Geçtik Sevgilim
Artık Elin Olabilirsin...

gittin


Eski albümleri açtım bugün.
Tozlanmış, sararmış fotoğrafların arasında hiç eskimeyen anılar buldum.Kaybolmuş yıllar, yitirilmiş dostluklar..
Ve sensizliği koluna takmış acımasız bir zaman..
Gözlerimin önünde ilkokula başlayışım..
Ufacık masum bir çocuk, ilk kez ayrılıyor belki de annesinden.
Sonra ilk aşkım, ilk ağlayışım ve ilk kez utanışım..
Gençliğimi görüyorum sonra..
Savruk vurdumduymaz, asi ve sessiz..
İçe bastırılmış acılar ,kavgalar anlatılamayan ve anlaşılamayan duygular..
Ve seni görüyorum sonra..
Sende gençliğimi,acılarımı sende bütün hayatımı.Sende bizi görüyorum.
Hani o gitmelerini...
Önce bakışların düşerdi yere, sonra ellerin bırakırdı ellerimi,
Arkanı dönüp yürüdüğünde ben hiç konuşmazdım..
Bilirdim Hep bana olurdu dönüşlerin,
Ne kadar gitsen gölgem kadar uzaklaşabilirdin benden..
Bizim birbirimize ait acılarımız, yetim bırakılmış gençliğimiz
Henüz gidilmemiş gelmelerimiz vardı.
Giderdin...
O kadar emin olurdum ki döneceğinden, arkandan hiç seslenmezdim.
Uzun zaman geçti.
Gözlerimin içinden nice gözler, ve dönüp gittiğin o yoldan nice gelmeler geçti.
Gittin..
Oysa hep bana olurdu dönüşlerin..

parantez


Ben bir parantez açtım hayatıma.
İçine ne yazdığımı hiç sormayın.
Yazdıklarım benim, yaptıklarım sizindir.
Ben bir ünlem koydum hayatıma.
Neresine diye sormayın.
Şaştıklarım benim, kabul ettiklerim sizindir.
Ben bir virgül koydum hayatıma.
Durduğum yer benim, gittiğim yer sizindir.
Ben bir tırnak koydum hayatıma.
İçindeki benim, dışındaki sizindir.
Ben bir nokta koysam hayatıma.
Ölüm benim, hayat sizindir..

26 Ekim 2010 Salı

meşgul


Sizin ulaşamadıklarınızı ben meşgule alıyorum !

armağan


Mutluluğumu hakedenlere armağan ediyorum.
Kırdığım her insanın gönlünü almayı biliyorum.
Gönlü bile olmayanlardansa artık özür dilemiyorum.
Sadece teşekkür ediyorum.
Siyahın yanında beyazın nasıl durduğunu
bana gösterdikleri için.
Vaktimi harcamak istemiyorum.

ah erkekler :)

Elveda


Senin suçun yok hayat!

Ben buraya zaten sana elveda demeye geldim!


Makyaj


Makyajına ve Yüzündeki Boyalarına Güvenme.!
Yollar da Güzeldir Ama Altndan Kanalizasyon Geçer.

zor


çok zor bazen
avaz avaz susmak..


DUA


Köşebaşında mendil satan yaşlı teyzeyi
ne zaman görsem,
"Allah sevdiğinden ayırmasın" derdi...
Akıl sır erdiremezdim buna her defasında...
Bir mendile neden ihtiyaç duyulduğunu,
Akıl sır ermeyen bir sevgiye tutulduğum gün anladım...
Bir mendil aldım bütün parama karşılık,
Ve sonra olmayacak dua'ya el açtım...
Amin...

sancı


serçe kadar kalbimin,
gökyüzü kadar sancısı var..

İngilizce


Bir yanım
'leave everything go' diyor,
diğer yanım
tek kelime İngilizce bilmiyor...
:))

Erkek (:

bakış


Her sesi hoşçakal der gibiydi.

Her bakışı bırakma beni...

sigara


Adım,
dudaklarında son dakikalarını yaşayan
bir sigara gibi...
Birazdan yeni sevgilin gelecek.
Onun dudakları adım kokmasın diye
bitirmeden atacaksın beni...

bayan arabası :)

Sevmek


Sevmek;
Güzel birinde aşkı aramak değil.
O kişide,
bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında,
'kendini bulmaktır'.

boğaz


çok İstanbul'umdur ben;
ne trafiğim biter,
ne yagmurum..
mesela uyumam..
birileri vardır mutlaka nöbetimi tutan..
bir tek sen'sin boğazıma takılan..

ADAMLIK


adamlık parayla satılsaydı
eminim sana pahalı gelirdi..
alamazdın
(;

Hep


Bu şehre Hep mi yağmur yağar, YAR 'la karışık ?
Ya da Hep mi ayrılık yağar, AŞK 'la karışık ?..

son-bahar


son-bahar !
hadi kalk giyin yeşilin en alaca rengini suretine,
soyun tüm ölümcül son'ları yaşattığın
ayrılık kisvesini...
ya bir ilk ol,
dokun sararmış yüreğime ilk-baharları getir,
ya da son'unda bitir ömrümü
bir son-bahar sahteliğinde..


Dilek


Benim burda hayatım kayıyor
sen kalkmış dilek tutuyorsun ;)

sıradan


Ne sıradan bir sevgiyi yaşayacak kadar ucuz biriyim,
ne de seni sıradan bir sevgiye malzeme yapacak kadar herhangi biri !

Suret


Suretim şarap misali eskidikçe değeri arttı.
 

Kadını anlamak :)


Yaşlı adam ölüm döşeğindeydi, artık son dakikalarını yaşıyordu... Hasta yatağında yatarken birden mutfaktan gelen kokuyu duydu, en sevdiği çikolatalı kurabiyelerin kokusu...
Birden gözleri aralandı, kendini ayağa kalkacak kadar güçlü hissetti. Bu şaşılacak bir şeydi, ölmek üzere olan adamı ayağa kaldırmaya kurabiyelerin kokusu yetmişti...
Duvara tutunarak merdivenlere kadar yürüdü. Basamakları ağır ağır inerken sanki mutfağa değil hayata yaklaşıyor gibi heyecanlıydı. Nihayet mutfak kapısına kadar geldi...
İşte masanın üzerindeki tepside onlarca çikolatalı kurabiye, tam karşısında duruyordu. Son gücüyle masaya yaklaştı, o kurabiyelerden bir tane ağzına atabilse sanki ömrüne ömür katılacaktı. Bir tane almak için elini uzattı.
Ama birden karısı yetişti ve eline vurdu:
"Çek elini bakayım... Onlar cenaze için..."

büyüyünce


- büyüyünce ne olmak istiyorsun ?
- mutlu !
:)

Karakalem


Karakalem yapmayı
neden bu kadar çok seviyorsun diyorsun ya dost !
Çünkü; kimin ne renk olduğunu hala çözemiyorum !

home


home suite home (;

Görüntü


Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum;
ama ben kendimi,
henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu
bir okyanusun kıyısında oynayan,
düzgün bir çakıl taşı ya da
güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen
bir çocuk gibi görüyorum.

25 Ekim 2010 Pazartesi

ADAM


Bu ülke "Adam gibi Adam" olmadığı için değil;
"ATAM GİBİ ADAM" olmadığı için bu halde.

Beklemek


Beklemek; Bir sırra vakıf olmanın yükü altında ezilmek kadar ağırdır. Bir kez daha bakarsın gidenlere. Bu son görüşün olur. Sana ait olan ne varsa onlarda kalan vazgeçersin hepsinden. Yüzünde o güne kadarki sana en çok yakışan gülümsemen. Ellerinde ne veda anındaki heyecan ve hasret ne de keder. Sen bu yalnızlığı tek başına yaşarsın.


Beklemek; Ağlamaktan yorulan bir çocuğun iç çekişi kadar hüzün vericidir. Yüreğini yaslayacak birini ararsın. Zaman biraz daha uzar sanki. Her yeni günü bir öncekiyle aynı yaşarsın. Yüzünde o güne kadarki verilen sözlerden sakladığın bir yorgunluk. Artık hiç kimseye inanmazsın. Sen uzun zaman önce kaybedilmiş bir iddiasın.


Beklemek; İlk kez uçacak olan kuşun kanatları kadar hafiftir. Asla vazgeçmezsin ve kendine ait bir hikayen olur. Yağmurları gözlersin yere düşen yaprakları. Soğuk habersiz gelen bir misafir gibi telaşa verir seni. Ona da alışırsın. Yüzünde o güne kadarki yaşadığın hayal kırıklıklarından kalma bir sükunet. Son kez gözden geçirip yırtarsın adres defterini. Sen unutulan bir şiirin son mısrasısın.


Beklemek; Beğenerek okuduğun bir kitabın son sayfasına gelmek kadar heyecan vericidir. Adını hatırlatmaya yarayacak bir hayatın olur. Hayallerini sırayla terk eder ve her gece uykuya belki güzel bir rüya görmek için yatarsın. Yüzünde o güne kadarki umutlarının son çığlığı. Açılan her kapının ardındaki boşluk bıktırır seni. Sen yanlış adrese gönderilen bir mektup kadar uzaksın.


Beklemek; Ayrılık anında söylenilen sözler kadar akılda kalıcıdır. Arkanı döner ve içindeki çocuğa bir şans daha tanırsın. Kopan her fırtınada bir ayna kırılır içinde. Yüzünde o güne kadarki mutluluklarından çoğalttığın bir teselli. Ellerini güçlükle cebine sokarsın. Sen fotoğraf albümünün sayfaları arasında kalan bir hatırasın.


Beklemek; Yetim çocuklar gibi kimsesiz kalmaktır. Her gün içini ısıtacak bir yakınlık ararsın. Ağaçtan kopan son yaprak da düşer yere. Gözlerin ufka bakmaktan yorgun kendi haline ağlarsın. Yüzünde o güne kadarki yaşadığın kederlerden bir çizgi. Adımlarını anlamsızca atarsın. Sen deniz kenarında kumların üzerine yazılmış güzel bir söz kadarsın.


Beklemek; Belki de dipsiz bir kuyuya taş atmaktır. Ne bir ses gelir kulağına ne de sen bir ses ararsın. Belki biri daha gelir yanına ve onunla derde yanarsın. Yüzünde uzun zamandır beklediğin haberlerin sevinci. Artık kendine daha yakınsın. Sen bilinmez bir geleceğe atılan ilk adımsın.


Beklemek; Bir müjdeye yüreğini yatırmaktır. Herkes gelip geçer yanından ama sen kalırsın. Ardından seni anlatan bir şiir yazılır. Omuzlarındaki yük kalkar kuş gibi dallara konarsın. Yüzünde seher vakitlerine aşina olmanın ışığı. Yaşadığın mutluluğu anlatacak bir dost ararsın. Sen kırkikindi yağmurları sonrasında rengarenk açan bir gökkuşağısın.


Beklemek; Güneşin doğuşuna şahit olmaktır. Bir nehir kenarına uzanır ve gökyüzüne bakarsın. Bulutlar el sallar uzaktan. Herkesin unuttuğunu sadece sen hatırlarsın. Yüzünde asırlık çınar ağaçlarının gölgesinden kalan bir serinlik. Artık bütün hatıralarda ismine rastlanır. Sen bir çocuğun rüyasındaki Zümrüdüankasın.


Beklemek; Geç kalınan bir hayata yeniden başlamaktır. İçindeki bütün pişmanlıkları atar arkadan gelenlere yer açarsın. Tutar itiraz kaydı düşersin sonradan yaşanacaklara. Yüzünde yeniden okunmuş bir ayetten işaret. Anlatılan bütün mazeretlerin kabul edilecek yanları vardır. Sen yeni doğan bir bebeğin nefesindeki sıcaklık kadar cana yakınsın.


Beklemek; Güzel geçen bir günün akşamında dostlarınla sohbete dalmaktır. Akıp geçer zaman ve bunu ancak gece bittiğinde anlarsın. Gitmek aslında beklenebilecek bir yer aramaktır. İçindeki kuşkular bir bir dağılır. Yüzünde kabul olmuş duaların bereketi. Elbette birazda sabırdır beklemek O'ndan gelen her şeye sabır…Ve beklemek her şeyin şükre durmasıdır sessizce derin sessizlikteki yerini alırsın; soluduğun havaya, içtiğin suya, attığın adıma, kederi sevince döndüren dost eline…

Ay ile oynamak